Ülkemiz dahil olmak üzere birçok kültürde, kışın üşütmeye karşı tedbirli olunmasına yönelik davranışlar vardır. Peki bu tedbirler ve soğuk, hasta olmakta ne kadar etkili? Gelin yakından bakalım…
Soğuk hava ve soğuk algınlığı arasındaki ilişki, birçok kişinin düşündüğünden daha karmaşıktır. Soğuk algınlığının nedeni üşümek değildir. Ancak soğuk hava, nezle ve grip gibi solunum yolu virüslerine yakalanmayı kolaylaştırır. Araştırmalar ayrıca düşük sıcaklıkların daha yüksek COVID-19 oranlarıyla ilişkili olduğunu da göstermektedir.
Purdue University’nde Hemşirelik Profesörü olan Libby Richards, soğuk algınlığı ve nezle arasındaki ilişki de dahil olmak üzere bulaşıcı hastalıkların yayılması hakkındaki tecrübelerini aktardı. Genellikle soğuk algınlığının sorumlusu olan rinovirüs ile COVID-19'a neden olan SARS-CoV-2 dahil olmak üzere birçok virüs, uzun süre bulaşıcı kalır. Daha soğuk sıcaklıklarda ve daha düşük nem seviyelerinde virüsler daha hızlı çoğalır.
İnsanların soğuk havalarda iç mekanlarda ve başkalarıyla yakın temas halinde daha fazla zaman geçirmesiyle birlikte bu durum, mikropların yayılma olasılığının daha yüksek olmasının yaygın nedenidir. Grip ve solunum sinsityal virüsü (RSV), sonbahar ve kış mevsimselliğine sahip olma eğilimindedir.
Virüs, soğuk havalarda daha kolay bulaşır
Soğuk hava, grip virüsünün dış zarını değiştirerek onu daha katı ve elastik hale getirebilir. Bilim insanları bu lastiksi kaplamanın virüsün kişiden kişiye bulaşmasını kolaylaştırdığını düşünüyor.
Soruna neden olan sadece havanın soğuk olması değildir. Soğuğun yanı sıra, kuru hava da grip salgınlarıyla ilişkilidir. Bunun nedeni kuru kış havasının grip virüsünün daha uzun süre bulaşıcı kalmasına yardımcı olmasıdır. Kışın yaygın olan kuru hava, solunum damlacıklarında bulunan suyun daha hızlı buharlaşmasına neden olur. Bu da daha küçük partiküllerin daha uzun süre kalmasına, insanlar öksürdükten ya da hapşırdıktan sonra daha uzağa gidebilmesine olanak tanır.
Soğuk havalarda bağışıklık sisteminin nasıl tepki verdiği de büyük önem taşır. Soğuk havayı solumak, solunum yollarınızdaki bağışıklık tepkisini olumsuz etkileyebilir. Bu da virüslerin tutunmasını kolaylaştırır. Dolayısıyla burnunuzun ve ağzınızın üzerine bir atkı takmak, soğuk algınlığını önlemeye yardımcı olabilir. Çünkü bu sayede soluduğunuz hava ısınır.
Ayrıca, çoğu insan kışın daha az güneş ışığı alır. Güneşin bağışıklık sistemi sağlığı için gerekli olan D vitamininin önemli bir kaynağı olması nedeniyle, bu da bir sorundur. Hastalık bağlamında bir başka faktör olan fiziksel aktivite de kış aylarında azalma eğilimindedir. İnsanların karlı veya buzlu havalarda egzersiz yapmayı erteleme olasılığı 3 kat daha fazladır.
İnsanlar bu nedenle kapalı alanlarda daha fazla zaman geçirir. Bu da genellikle başkalarıyla daha fazla yakın temas anlamına gelir, neticede bu da hastalıkların yayılmasına yol açar. Solunum virüsleri genellikle enfekte bir kişinin 6 metrelik yarıçapında yayılır.
Buna ek olarak, soğuk hava ve düşük nem gözleri ve burun ve boğazdaki mukoza zarlarını kurutur. Soğuk algınlığı, grip ve COVID-19'a neden olan virüsler tipik olarak solunum yoluyla vücuda girdiğinden, virüs bu bozulmuş, kurumuş dokulara daha kolay tutunabilir.
Hangi tedbirler alınabilir?
Sonuç olarak, saçlarınızın ıslak olması ve soğukta kalmak sizi hasta etmez. Bununla birlikte, tüm yıl boyunca hastalıkları önlemeye yardımcı olacak bazı tedbirler var:
Ellerinizi sık sık yıkayın.
Yüzünüze dokunmaktan kaçının. İnsanların çoğu bunu saatte 9 - 23 kez yapar.
Susuz kalmayın. Günde sekiz bardak su iyi bir hedeftir. Ancak bu yaşam tarzına ve kişinin bedenine bağlı olarak daha fazla veya daha az olabilir.
Dengeli beslenin. Koyu yeşil, yapraklı sebzeler bağışıklık sistemini destekleyen vitaminler açısından zengindir. Yumurta, takviye edilmiş süt, somon ve ton balığı ise D vitamini içerir.
Kış aylarında bile fiziksel olarak aktif kalın.
Yeterli uyuyun.
Evinizdeki sert, çok dokunulan yüzeyleri sık sık temizleyin.
Kışın burnunuz veya boğazınız kuruyorsa, nemlendirici kullanmayı düşünün.
Comentarios